27 Eylül 2014 Cumartesi

Yağmurda ağlayan kadın(15)

duşa girdim sıcak duyun başımdan aşağı akıp gidişi sanki bütün stresimi alıyodu. bir süre öylece durdum suyun akışına bırakarak kendimi. suyla bütünleşmiştim sanki ne kadar habis varsa lağıma doğru yol alıyodu suyun temizliğine yenik düşerek. offf hep böyle olsa arınsam dünyadan. bu hissi bitek suyun altında hissetmesem de yaşamımda da rahat olsam ne olurdu.

bornozumun içinde koltuğuma tekrar kavuşmuştum bile. sigaramı ve çayımı aldım. havlunun bedenimi sarmasıyla kendiliğimden kurulanırken çay sigaraya devam ettim

nagihan banyodaki aynanın karşısından yatak odasındaki aynanın karşsıına geçtiğinde anlamıştım benimde hazırlanmam gerektiğini. yatak odasına gittim rastgele bi takım elbiseye attım elimi. yatağın üstüne attım.

+ yaa bunu giyme bugün ben seçeyim

- sebep

+ geceyi benimle geçirdiğinin somut kanıtı olur gün boyu. sadece ben anlarım ama olsun

- tamam bakalım gel seç seni mi kırıcam
siyah kırlangıç yaka slim fit takım elbiseyle birlikte parlak beyaz manşetli gömleğimin üzerine yeşil çizgili ince kravatı seçmişti. giyinmeye başladım, gömleği üzerime geçirdim pantolonu giyindim. o sıra kendisiyle ilgilenmeyi bırakıp yanıma geldi nagihan. 

sanki yıllardır evliymişiz çekmeceden aldığı kol düğmelerimi gömleğime özenerek ilikliyodu. sonra çok yavaş kendine güvenli hareketlerle kravatı yatağın üzerinden alıp boynuma doladı gözlerini kravata odaklayıp dilini dudaklarının kenarından hafifçe dışarı çıkararak yaramaz kız çocuğunun oyun oynama edasıyla sanki dünyanın en mühim işini yapıyomuşçasına bağladı. 

sonra tekrar çekmeceye yöneldi. o sırada ceketimi üzerime geçirdim. çekmeceyi karıştırdı bi süre. elinde gümüş kravat iğnesiyle geri döndü kravata iliştirdi. ne zamandır arıyodum ya ben onu nasılda buldu kız bi anda kadın hissi bu demek ki. ceketimi kendisi tekrar çıkararak gardroba bakınmaya başladı. ordan gri yeleğimi buldu. “ bunu ilk tanıştığımızda üzerinde görmüştüm nolur giy” derken sanki babasından çikolata isteyen kız çocuğu gibiydi.

nagihan yürü git duygusal boşluktayım aşık olucam…

ben bunları düşünürken yeleği çoktan giydirmişti bile. kendimi nagihana tamamen teslim olmuş ona bırakmış, onun himayesine girmiş gibi hissediyodum. bu his ne kadar sorumsuz ne kadar rahatlatıcı bi his. bütün yükü karşı tarafa atmanın dayanılmaz hafifliği... 

uyumlu olup olmadığının tedirginliğini yaşarken zaten boşvermiştim yine. yeleğimin düğmelerini yukardan aşağıya doğru ilikledi. ceketimi yatağın üzerinden alıp giymemiş sağladı. sonra ceketin üst düğmesini ilikleyip. tutarak kendine çekti. yeni ruj sürdüğü dudaklarını rujun kayganlığını da kullanarak dudaklarımda gezdirdi zarifçe. hiçbir erotik his duymadan sadece o anın zarafetini tattım. muhtemelen o da aynı hisleri yaşıyodu. dudaklarımdan ayrıldı çok rutin bişey yapar gibi tekrar aynanın karşısına geçti.

+ rujumu tazeleyip çıkalım olur mu

- olur bende rujunu dudaklarımdan sileyim çıkalım olurmu

+ bak beni sinirlendirme ayrılırken gömleğine sürerim rujumu mührümle dolaşırsın gün boyu

bu kadınla didişmek ikimize de aynı hazzı yaşatıyo olmasa birbirimizi çekermiydik acaba. bu mu vazgeçemediği sebep yoksa ikimizin de bu dandik düzensizlikten doğan bi düzen yaratabilme arzumuz mu? sanırım ikincisi. hani kendi dağıttığın odada aradığın herşeyi elini attığın anda bulursun ya öyle bi histi bizimkisi. nagihanı beklemeye başladım nedense sabah sabah birbirimize karı koca gibi davranıyoduk ve garip biçimde ikimizde bu serbest bağlılıktan hoşnut görünüyoduk. 

ayakkabılarımızı da giydikten sonra kapıdan çıkmıştık. koluma girdi. artık ikimizde karı koca rolüne tamamen kaptırmıştık kendimizi. arabalarımza doğru ayrılmadan önce sokağın ortasında herkese göstermek istercesine sarıldı boynuma bende hafifçe belini sardım ellerimle. ufacık bi buse kondurduktan sonra dudağımın köşesine görüşürüz, unutma beni yine diyerek sözlerine iliştirdiği göz kırpmasıyla ayrılmıştık.

Yorum Gönder

Görüşlerinizi belirtin :

Start typing and press Enter to search