yine her zamanki gibi aheste geçirdiğim hazırlanma sürecinde 1 saati devirmiştim bile. neyse ki hazırdım artık bugün geç kalmam diye düşünüyordum. evden çıkacekken içerde uyuyan kız geldi aklıma. aşağıya indim bakkaldan ekmek ve biraz kahvaltılık alıp yukarı çıktım tekrar. yavaşça kapıyı açtım.
evde hiçbir zaman kahvaltı yapmadığımdan kızın aç kalması içten bile değildi. mutfakta tezgahın üzerine bıraktım aldıklarımı. salona geçtim masanın üzerinde duran post-it e " derdin ne bilmiyorum ama kendi evin gibi davran, gidecek olursan da kapıyı çekmen yeterli" yazıp tv nin orta kısmına yapıştırdım.
hızlıca evden çıktım arabama bindim yine ağaçların pisliği arabamı görünmeyecek kadar kirletmişti. zaten ne zaman temiz olmuştu ki arabam. kapının açma kolu ağaç reçinelerinden olsa gerek elime yapışarak biraz da iğrenerek açtım kapıyı. arabamın içi de dışı gibi pisti yine. ağaçlara bahane bulduğum içim kendime söverek elimi o kalabalığın içinde bulduğum bilmem ne kebap yazılı ıslak mendille sildim. arabayı çalıştırdım radyoyu açtım.
işyerinde mecburen arkadaşlık edilen tipler vardır. sabah arabamı park ederken ertan'ın ( ki bu o uyuz tiplerden) arabasının yanına park ettiğimi bile farkmetmemiştim. hala dilimde neşet ertaş türküsü umursamaz indim arabadan. ertanda pis sırıtışıyla "ooo karşim naber" diyerek yavşakça tüm günümü mahfedecek hissi uyandırmıştı bende. günaydın a.ına koyim dedim. bi sigara daha yaktım o gerginlikle.
- söyle lan karşiim falan yavşaklıklarına girme ne istiyosun?
+ya abi ayıp ediyos...
- lan olum uzatma işte söyle hadi daha işlerim var.
ertan yine kendisine verilen işi bana yıkmaya çalışan sorulara yöneldi. o an rahatlamıştım. nasıl olsa geçiştiririm diye yan yana yürümeye başlamıştık. ertan anlatıyor ama ben dinlemiyordum.
asansörün önüne gelmiştik ki ertan ın yavşak sesi "offf abi şu karıya bitiyorum diyordu" kafamı kaldırdım. buraya adeta izmir'den zekat olarak gönderilmiş kadar güzel nalan duruyordu. bu nalan ilk işe başladığında doğal olarak ofisteki evli bekar tüm erkeklerin ağzının suyu akmış, ama yüz vermemesi sebebiyle hepsinin de "abi bu kaşar ama burda namuslu takılıyo ya izmirli kız bi defa" savunmasıyla çoktan hafızalarda kaşar namuslu damgası yemişti bile.
Blog Arşivi
-
▼
2014
(46)
-
▼
Eylül
(37)
- Yağmurda ağlayan kadın(17)
- Eskişehirde üniversite kazanan bir kızın hikayesi(5)
- Yağmurda ağlayan kadın(24)
- Yağmurda ağlayan kadın(23)
- Yağmurda ağlayan kadın(16)
- incir reçeli 2 Fragman
- Yağmurda ağlayan kadın(15)
- Eskişehirde üniversite kazanan bir kızın hikayesi(4)
- Eskişehirde üniversite kazanan bir kızın hikayesi(3)
- Eskişehirde üniversite kazanan bir kızın hikayesi(2)
- Eskişehirde üniversite kazanan bir kızın hikayesi(1)
- Yağmurda ağlayan kadın(14)
- Yağmurda ağlayan kadın (13)
- Yağmurda ağlayan kadın(12)
- Yağmurda ağlayan kadın(11)
- Yağmurda ağlayan kadın(10)
- Yağmurda ağlayan kadın(9)
- Yağmurda ağlayan kadın(8)
- Yağmurda ağlayan kadın(7)
- Yağmurda ağlayan kadın(6)
- Yağmurda ağlayan kadın(5)
- Yağmurda ağlayan kadın(4)
- Yağmurda ağlayan kadın(3)
- Yağmurda ağlayan kadın(2)
- Yağmurda ağlayan kadın. (1)
- Ağaçlar ve Önemi
- Bilinen İlk Filozoflar ve Neleri savundukları ;
- Vücudumuzun Biyolojik Olarak 24 Saati (mutlaka oku...
- Şarap Kültürü
- Paranızı almayı unutmayın...
- Egomuzdan bağımsız hiçbirşey yap(a)mıyoruz.(2)
- Egomuzdan bağımsız hiçbirşey yap(a)mıyoruz.(1)
- Freelance çalışma olayına bakalım.
- C++ baştan sona (özet)
- Matematik de zorlanan arkadaşlar buyrun.
- Seviyorum bu starbuck 'ı
- Hayatı Narkozlu Yaşama
-
▼
Eylül
(37)
Etiketler

Yorum Gönder
Görüşlerinizi belirtin :